serseri kişiliğim ve duygu dolu kalbim
ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya*
tasmania
Gözyüzüne aşık ufak bi kız düşün. Güneşe, bulutlara, aya, yıldızlara, mavinin tonuna… En çokta Dolunay'a…
Yalnız mıyım ? O kadar çok yalnızım ki düşüncelerim ve düşüşlerim bile beni zamanla terk ediyor . Aldatılıyorum . Ya da kendimi bir şekilde avutmaya çalışırken , bir insanın , başka bir insanın gözlerinin yokluğuna bakarken kendimi sorgulamak ve ağlamak istiyorum . Bütün bunlar benim seçimim . Bütün bunlar benim hayatım . Hepsi . Geleceğim ya da geçmişim . Hepsi benim . Bu yüzden yalnızım ve hayatımı ellerimden almanıza asla izin vermeyeceğim . Ne bencillik ! Gerçek mi bu ? Bütün bunlar … ne zaman oldu ? Seçimlerimi yaparken ne kadardım ? Ve seçimlerimi kimin düşüşleri ve düşüncelerinden arınarak yaptım ? Seçimlerimi ben yapıyor olsaydım kendimden bu kadar nefret etmezdim . Öyleyse kim ? Hayır , bütün bunların bir sebebi olmalı . Öyle ya da böyle . Bir yere ulaşmalı . Gidilecek bir yol , varılacak bir sokak olmalı . Dünyanın bir ucunda bir başkasını keşfetmeli . Yaşamı hissetmeli ! Bir yerlere ait olduğunu hissetmeli insan . Burası , ve bütün bunlar … bana göre değil . Bu coğrafya . Bu yaşam . Sunulan bütün her şey . İzole edilmiş adalet bana göre değil . Arınmalıyım bütün bunlardan . Tanrı’yı bulmak için yola koyulmalıyım . Bunlar benim seçimlerim değil , asla . Nerede olduğum ya da nereden yola koyulacağım hakkında hiçbir fikrim yok . Neredeyim ? Olmak istediğim yerde değilim . Öyleyse hiçbir yerdeyim . Boşlukta bile değilim . Ya da ? Kelimeler beni , ben cümleleri tamamlıyorum . Yaşam kaynağım vücudumu terk ediyor . Sinirleniyorum . Endişe ve öfke içindeyim . Adapte olmak istiyorum . Tanrı’ya adapte olmak . Kendimi insanlara sunmadığım için mi oluyor bütün bunlar ? Hayır , aslında ben söylediklerimden ve anlattıklarımdan çok daha fazlasıyım . Yüzünüze gülümsüyorum ama kendimi darmaduman eden , içimi öldüren ağrılarım var .
Ellerime saçıma götürüp onları geriye atıyorum . Benim değillermiş gibi hissediyorum . Sanki başkalarının başkalaşımını yaşıyorum . Bugün on dört saat kırk beş dakika boyunca bunu tekrarladım . Hissettirebiliyor kendini . Ayak parmak uçlarımda ve topuklarımda huzuru hissediyorum . William Burroughs deli olmalı .Bir yere gideceğim izlemini veriyorlar bana . Ama içimdeki o salaş ağrı buna engel oluyor . Kıpırdayacak hatta ayağa kalkabilecek bir gücüm var . Bir seçim yapmak zorunda mıyım ? Hayır . Ve bu sırada iğrenç bir müzik çalıyor . Dinlemeden edemiyorum .
“benden bu dünyaya sığmamı beklediler.”
Insanlarin çoğu, sadece gün tüketir. Yaşayanların sayısı pek azdır. Ölüm, çoğu insana daha yaşarken uğrar.
İnsanlar onlara güvendiğimi zannediyorlar.