son-zaman-bukucu - İşgüzar Fizikçi
İşgüzar Fizikçi

Eğer zorluyorsa savaşların, anla ki doğru yoldasın.

134 posts

Latest Posts by son-zaman-bukucu - Page 3

8 years ago
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes
Comments Of The Week #133: From A Simulated Universe To Dark Matter Black Holes

Comments of the Week #133: from a simulated Universe to dark matter black holes

“There were some people contending, even after the Mars Reconnaissance Orbiter found the dark spot where it impacted, that perhaps Schiaparelli wasn’t lost after all. I think that, unfortunately, the HiRISE image above shows us what we all feared: this thing is nothing more than catastrophic wreckage now.

It’s a tragedy anytime someone’s life’s work and dreams are dashed. In the case of Schiaparelli, it comes at a cost of hundreds of millions of dollars and the dreams of a team of close to 100 people. Very sad, indeed.”

Want more information about detecting aliens? About the fate of the latest Mars lander? About the search for extra dimensions or dark matter? About the hunt for new particles or new, GOOD ideas? Or on whether some of our biggest scientific ideas are no more than a religion of their own variety?

Find out on this extra-spooooOOoooky edition of our Comments of the Week!

8 years ago
Atatürk Ve Sincanlı Kadın

Atatürk ve Sincanlı Kadın

Gazi Çiftliği’nde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu ve;

-“Merhaba nine” dedi. Kadın Ata’nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; “Merhaba oğul ” diye cevap verdi.

Atatürk;

-“Nereden gelip nereye gidiyorsun?”

Kadın şöyle bir duralayıp, -“Neden sordun ki” dedi. “Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?” Paşa gülümsedi. -“Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk Milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk Milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?” diye sordu. Kadın başını salladı. -“Tabii söyleyeceğim, ben Sincan’ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara’ya geldim…” dedi.

Atatürk; -“Muhtar niçin Ankara’ya gönderdi seni?”

Kadın; -“Gazi Paşamızı görmem için… Başını pek ağrıttım da…. Benim iki oğlum gâvur harbinde şehit düştü… Memleketi gâvurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum…. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa… Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi… Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.”

Atatürk; -“Senin Gazi Paşa’dan başka bir isteğin var mı?” deyince; Kadının birden yüzü sertleşti ve şöyle cevap verdi; -“Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki… O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver…” Atatürk’ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek; -“Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır… Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu…”

Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum ve; “Anacığım” dedim, “sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor.”

Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk’ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk’e uzattı; -“Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim…. Seversen gene yapıp getiririm…” Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi…. Çok beğendiğini söyledi….

Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi: “Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.” ”

Kaynak:Araştırmacı Yazar Prof.İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın Derlemelerinde

8 years ago

Yeniden yaşamaya başlamak kolay mı?

Cahit Zarifoğlu (via sokaktakiyazar)

8 years ago
Library Of Strahov Monastery, Prague, 1992. Photo By Bruno Barbey.

Library of Strahov monastery, Prague, 1992. Photo by Bruno Barbey.

Explore Tumblr Blog
Search Through Tumblr Tags