65 posts
“...geçirdiğim büyük ruh çilesinin sahne destanı.”
-Necip Fazıl Kısakürek Bir Adam Yaratmak için
Hiç kimsenin senin ahlaki değerlerine erişemeyeceğinden o kadar çok eminsin ki herkesi bağışlıyorsun. Bundan daha kibir dolu bir davranış olamaz. Başkalarını affetmek için bulduğun bahaneleri kendin için asla kullanmazsın. Merhametli olmalısın ama bunun belli bir ölçütü olmalı.
Dogville
Bazı insanları eğitemezsiniz. Kötülüklerini suratlarına vurunca sadece inkar etmez, sizden daha da nefret ederler. Onları görmezden de gelemezsiniz. Cezalarını hak etmişlerse hak etmişlerdir. Merhamet her zaman en doğrusu değildir, en güzeli ve en ahlaklısı da değildir. Size kötülük edenleri mazur görmek, onlara anlayış göstermek, onların içindeki şeytanı ancak besler, büyütür. Affetmek belki de o insana yapabileceğiniz en büyük kötülüktür.
Dogville
Brad Pitt in Andrew Dominik’s The Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford, 2007
Acının aşırısı, tıpkı sevincin aşırısı gibi kısa süren şiddetli bir duygudur. İnsan yüreği bu uçlardan birinde uzun süre kalamaz.
Notre Dame’ın Kamburu - Victor Hugo
Hepimizin sorunları var. Hepimizin baş ettiği şeyler var ve hepimiz bu sorunları gece yanımızda eve taşıyoruz, sabah da yanımızda işe taşıyoruz. Sanırım bu, denizde çırpınan birine can yeleğini atacağın sırada kendinin de can yeleği veya güvenlik ağı olmadan denizde sürüklendiğini sezip durumun farkına varmanın verdiği çaresizlik.
Detachment
Koridorda yürürken veya sınıftayken kaçınız omuzlarınıza çöken büyük bir ağırlık hissediyor? Hepiniz mi? Vay canına! Poe, bu konuları 100 yıl önce kaleme aldı. "Usher'ın Evi, sadece bakıma muhtaç döküntü bir kale değildi. Aynı zamanda yaşayan bir varlıktı. O yıl güz mevsiminde sıkıcı, kasvetli ve sessiz günde bulutlar bunaltıcı bir şekilde yere yakın halde havada süzülürken at sırtında tek başıma tuhaf bir şekilde hüzün veren kırsal alanda ilerliyordum. Nihayet akşam karanlığı çöktüğü sırada Usher'ın Evi'nin hüzünlü manzarasıyla karşılaştım. Nasıl göründüğünü biliyordum. Ama yine de binaya ilk baktığımda ruhumu dayanılmaz bir sıkıntı sardı. Malikanenin basit manzarasına, çıplak duvarlarına ve çürümüş ağaçların beyaz gövdelerine baktım. Tam bir ruh buhranı içinde kalbimde bir soğukluk, bir çöküş, bir tiksinti hissettim."
Detachment
"Şimdi o bir peygamber mi?" diye sordu. "Evet, Zeyd, o bir peygamber. Ne yaptığını kendi gözlerinle gördün. Sence bir yalancıya benziyor muydu? Kazandı Zeyd. O kazandı. Bir yalancının muzaffer olduğu nerede görülmüş? Böyle bir şey olabilseydi, ben de olurdum. Bir yalancının savaş meydanında 'Ben peygamberim!' diye bağırdığı nerede görülmüş? İnsanlar gerçek peygamberleri, gerçekleri, söylüyorken terk edip gittiler. Onun sözleri nasıl bir yalan ki binlerce insan hâlâ onun için ölüme koşuyor. Seni görmeden önce yaralılar arasında geziyordum. Birisi 'Muhammed'i son kez görseydim.' diyordu. Hangi yalancı bu kadar sevilmiştir? Allah'la konuşmayan birisi ölüm bu kadar yakınken 'Ben peygamberim!' diye bağırır mı? Elinin altında Arabistan'ın bütün zenginlikleri varken bir dilenci gibi kendi hırkasını kendi elleriyle yamar mı? Hangi yalan? Ne için yalan? Her şeyini feda edip karşılığında hiçbir şey almazken, taşlanmak aşağılanmak, savaşmak pahasına söylenmiş ne tür bir yalan bu?"
Şair - Rafet Elçi
Zerdüşt'ten beri hangi muammayı çözebildik? Hâlâ çöller kadar susuzuz hakikate, yalana, hayat ve ölüme. İnsanlık daima daha kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.
Bu Ülke - Cemil Meriç
Her şeyin önceden tespit edilmiş bir uyuma bağlı olduğu bu düzende özgürlüğe yer yok gibi görünse de bu düzenin ayrılmaz bir parçası olan insanın gerçek özgürlüğü kaderin bilincinde olmaktı. İnsan varlıkların gerçekte niçin oldukları gibi olduklarını, bulanık ve belirsiz düşüncelerden doğru düşüncelere yükselerek ve özünde var olan güçlere eriştiğinde kavrayabilirdi. İnsan için özgürlüğün anlamı buydu.
Güneşimin Önünden Çekil - A. Ali Ural