Gabriel Garcia Marquez - Kırmızı Pazartesi
🎀Bir insan sonsuz bir evrendir ve onun içinde sonsuz tane olasılığı vardır. Bu açıdan yaşam dediğimiz şey milyar tane ayrı sonsuz evrenin içerdiği ayrı sonsuz olasılıkların çarpışması gibi bir şeydir. Kimi olasılıklar birbirini bulur, başka olasılıklar doğurur, kimi ise birbirini teğet geçer.
🎀Düşünün ki bu sonsuz olasılık içinden yalnızca bir tanesi durun ben gerçekleşeceğim diyip bütün diğer olasılıkları ortadan kaldırırsa, işte buna da kader demiş oluyoruz. Kırmızı Pazartesi bu açıdan bence biraz da kaderi anlatıyor. Kader demek doğru mu gerçi bilmiyorum; ama üzerimizdeki o hiçbir zaman müdahale edemeyeceğimiz büyük gücün etkisini anlatıyor biraz. Değişik bir kitap.
🎀Konusu olarak bir adamın öldürüleceği bellidir ve herkes bunu bilir; ama biri geç görür, biri başkasına haber vermeyi unutur, biri bir saniye sonra o yöne bakar derken, o cinayet durdurulamaz ve yaşanır. Çok alakasız belki; ama kitaptaki anlatım bana biraz Ayfer Tunç’un “Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi”’ni anımsattı. Okumadıysanız müthiş bir kitaptır ve Kırmızı Pazartesi’de de biraz bu kitabın karakter ve olay bağlamalarını hissettim. Ordan oraya, mükemmel bir neden sonuç ilişkisi içinde gerçekleşen bir olasılığı anlattığı için sanırım.
🎀Su gibi bir kitap. Tek zor yanı isimler olabilir. Birçok karakter var ve dıdısının dıdısı şeklinde birbirlerine bağlı oldukları için bazen “bu kimdi?”, “bu kadın mıydı, erkek miydi?” gibi sorular geliyor okuyucunun aklına. Onun dışında sürekli olarak şunu düşünüyoruz: “ee bu adamın öldürüleceği bu kadar kesin ve herkesin bildiği bir olasılıksa, hatta olasılık olmaktan çıkmak üzereyse, neden kimse buna bir dur diyemedi?” Diyemedi çünkü o olasılık kendine resmen yol açtı.
🎀Kitap zaten normalde en son olacağı öngörülen ölümle başlıyor ve normal akışın dışında bir tarzla devam ediyor. Yani zaten okuyan da ilk sayfayı açtığında, kitaptaki karakterin öleceğini bilerek okumaya başlıyor.
🎀 Zaman zaman hepimizin kendimize söylediği gibi, bir şeyin olacağı varsa olur yasasına dayanan bir kitap. Olmayacaksa ne yapsan olmaz, olacaksa da mutlaka bir yolunu bulur. Bir taş yola çıkar, sayısız insanı teğet geçer, o taşı tutmak isteyen bir kişinin aklına o anda bir şey takılır, o anda bir başka cisim görür konsantrasyonu bozulur, bir yakınına selam verir aklındakini unutur ve yan koldan devam eden taş gediğe oturur. O taşı istese durdurabilir gibi gelir insana; ama bu kitapta taşın kendine has bir ruhu vardır.