Bunaldım, sanki başkaları bana hayatımı nasıl yaşayacağımı söylüyor ben de dinliyor gibiyim.
"Biliyor musun, insanları öldürüyorum Portuga."
"Bunu nasıl yapıyorsun Zezé?"
"Onları unutarak."
-Şeker Portakalı
Yağmurun sağanak, benim kapüşonum yok.
Dışarıdan bakıldığında hiçbir şeyi umursamayan biri olarak gözükebilirim ama içimde kaç farklı dünyanın yıkıldığını siz bilemezsiniz
‘‘Bak.’‘ dedi. ‘‘Pencere, penc ve re kelimelerinden oluşur. Penc şu tavladaki sayı yani beş demek, re ise yol demektir. Burayı, şu dört duvarı düşün. Hangi tarafa gitsen yol yok, kapalı. Pencere de bu dört duvarın arasında açılan beşinci yoldur, unutma.’‘
belki denize ulaşır içimizdeki nehirler bir gün~
Kız öldü!” diyorum, “Tek başına dışarıdaymış” diyor.
“Kız öldü!” diyorum, “Nasıl giyinmiş” diyor.
“Kız öldü!” diyorum, “Soyu sopu, dini, ırkı neymiş?” diyor.
Yahu Kız diyorum, öldü...
Umutları, hayalleri, geleceği öldü.
Annesi öldü, babası öldü. İnsanlık öldü.
Bana başka bir gece daha göremeden öleceğini bilen kelebeğin neşesinden bahset, çok yorgunum..
Cahit Zarifoğlu
“Adam saatini satıp, kadının güzel saçları için gümüş bir tarak aldığı sırada; kadın, adamın saatine zincir alabilmek için saçlarını satıyordu.”
bir insanı ten rengine göre eleştirmekten daha cahilce bir düşünce duymadım.