246 posts
Bir tane bile dur noktanız yok. Bir tane bile bunu yapmak bana yakışmaz dediğiniz yer yok. Bari bunu yapmayayım hissiniz yok, saygınız yok.
pozitif
Galaxy lights!
fotografia digital
Cristian Sanchez
“Yaşamımızı ölüm kaygısıyla, ölümümüzü de yaşama kaygısıyla bulandırıyoruz.”
—
(via gelecegebak)
✨Walk on the Starline ✨gifs made by me :)
“Bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz Olric? Cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız?”
—
(via gelecegebak)
serseri kişiliğim ve duygu dolu kalbim
otto dix ve nefis otoportreleri
tamamen kendi ellerimdeyim. her an sadece kendi ellerimde. kendime bir film izletebilirim, kendime bir kitap okutabilirim, kendime resim yaptırabilirim, kendime acı çektirebilirim, kendimi elimden tutabilirim. yapmam gereken, mecbur olduğum hiçbir şey yok, kendime iyi bakmak dışında. bir an duraksadığımda, tekrar ne yapacağımı bulmak ve onu yapmak zaman alıyor. ve bazen kendimi onu yapmak için ikna etmek. sisifos gibi, her gün aynı kayayı, odamın içinde yuvarlıyorum. tepeden aşağı değil, çemberin içinde. durursam ya kaya büyüyüp odayı kaplayacak, ya ona takılıp düşeceğim.
Thunder. By me.
The Sixteenth of September (1956) & A Friend of Order (1964) by René Magritte
"Ve insanlar, ölü duygulara umut besliyordu."
Toby Harvard
Yalnız mıyım ? O kadar çok yalnızım ki düşüncelerim ve düşüşlerim bile beni zamanla terk ediyor . Aldatılıyorum . Ya da kendimi bir şekilde avutmaya çalışırken , bir insanın , başka bir insanın gözlerinin yokluğuna bakarken kendimi sorgulamak ve ağlamak istiyorum . Bütün bunlar benim seçimim . Bütün bunlar benim hayatım . Hepsi . Geleceğim ya da geçmişim . Hepsi benim . Bu yüzden yalnızım ve hayatımı ellerimden almanıza asla izin vermeyeceğim . Ne bencillik ! Gerçek mi bu ? Bütün bunlar … ne zaman oldu ? Seçimlerimi yaparken ne kadardım ? Ve seçimlerimi kimin düşüşleri ve düşüncelerinden arınarak yaptım ? Seçimlerimi ben yapıyor olsaydım kendimden bu kadar nefret etmezdim . Öyleyse kim ? Hayır , bütün bunların bir sebebi olmalı . Öyle ya da böyle . Bir yere ulaşmalı . Gidilecek bir yol , varılacak bir sokak olmalı . Dünyanın bir ucunda bir başkasını keşfetmeli . Yaşamı hissetmeli ! Bir yerlere ait olduğunu hissetmeli insan . Burası , ve bütün bunlar … bana göre değil . Bu coğrafya . Bu yaşam . Sunulan bütün her şey . İzole edilmiş adalet bana göre değil . Arınmalıyım bütün bunlardan . Tanrı’yı bulmak için yola koyulmalıyım . Bunlar benim seçimlerim değil , asla . Nerede olduğum ya da nereden yola koyulacağım hakkında hiçbir fikrim yok . Neredeyim ? Olmak istediğim yerde değilim . Öyleyse hiçbir yerdeyim . Boşlukta bile değilim . Ya da ? Kelimeler beni , ben cümleleri tamamlıyorum . Yaşam kaynağım vücudumu terk ediyor . Sinirleniyorum . Endişe ve öfke içindeyim . Adapte olmak istiyorum . Tanrı’ya adapte olmak . Kendimi insanlara sunmadığım için mi oluyor bütün bunlar ? Hayır , aslında ben söylediklerimden ve anlattıklarımdan çok daha fazlasıyım . Yüzünüze gülümsüyorum ama kendimi darmaduman eden , içimi öldüren ağrılarım var .
Ellerime saçıma götürüp onları geriye atıyorum . Benim değillermiş gibi hissediyorum . Sanki başkalarının başkalaşımını yaşıyorum . Bugün on dört saat kırk beş dakika boyunca bunu tekrarladım . Hissettirebiliyor kendini . Ayak parmak uçlarımda ve topuklarımda huzuru hissediyorum . William Burroughs deli olmalı .Bir yere gideceğim izlemini veriyorlar bana . Ama içimdeki o salaş ağrı buna engel oluyor . Kıpırdayacak hatta ayağa kalkabilecek bir gücüm var . Bir seçim yapmak zorunda mıyım ? Hayır . Ve bu sırada iğrenç bir müzik çalıyor . Dinlemeden edemiyorum .
Demode kalpler oluşturuldu. Artık annemize bile sarılamıyoruz veya sevgi sözcükleri kuramıyoruz. Böyle bir jenerasyona dönüştürüldük. Hayvanlardan daha katı, egolardan ötürü daha cahil bir nesil yarattık. Ve bunun vebalini kana kana ödeyeceğiz.
Franz Kafka-Günceler
umudun olduğuna inandığın belki de kaybettiğin halde aradığın umudun peşindesin. öyle bir yerdesin, yerin neresi olduğunun pek bir önemi yok. havanında, bulunduğun konumunda önemi yok. baktığın yerin, baktığın yerde aradığın şeyin olmamasında bir önemi kalmamış. çok üzülmüş çok kırılmış çok kızmışsın kendine belki de en çok kendinle kavga etmişsin. oldu bittiye getirmeden bir savaşa girmişsin. savaşının kendinle olduğunu unutmuşcasına. bu savaşı kendini kaybettiğin için açtın. fark etmiyorsun kendin olmayışını. fark etmek istemiyorsun kendini unuttuğunu. biliyorsun.
biliyorsun çünkü kendini hatırlarsan özür dileyip gönlünü alman gereken bir çocukluğunun olduğunu. bir özürle de seninle barışmayacağını biliyorsun.
aslında sen birçok şeyi biliyorsun da bilmezden gelmeyi daha çok seviyorsun. kim sevmez bir yalanı ömür boyu koynunda çocuğu gibi büyütmeyi. en çok sen seversin. seversin çünkü seni de yalandan sevmeler büyütmüştü koynunda. kaç yıllık hayatında tutunmak istediğin her dalın bir avutma bulutundan oluştuğunu fark ettiğinden beri sende çocukluğunda oluk oluk kan fışkıran yarana, bilmem kaç dikişin kapatamayacağı o yaraya küçük bir yara bandı yapıştırıp bak geçti çocuğum diyerek büyümeye ilk adımını atmışsın. adım atmakla birlikte büyümek seni alıp sarıp sarmalamış evlat alınmış bir çocuğa verilen yalandan sevgi gibi.
sana verilen şeyin sevgi olmadığının farkında değilsin. şimdi farkındasın da ne fayda değil mi? ne değişecek ki,büyümek güzel geliyor.
güzel geliyor çünkü büyüyünce üzüldüğün zaman ceketini alıp gecenin bir yarısı sokakları dolaşmak seni korkutmuyor. büyüyünce ağlanmaz. ağlamayacağını bildiğinden, kızınca camı çerçeveyi indirip rahatlayabiliyorsun. sana camı çerçeveyi indirmen için verilen rahatlık şimdi yüreğine parça parça batıyor. yüreğine batan rahatlık bir şeylerin farkına varmanı sağlıyor.
erken büyüyen bir çocuğun kaç yaşına gelince beş yaşındaki haline dönme isteğini bastıramıyor oluşunun farkına vardın.
vardığın noktadan çocukluğuna dönüp baktığında onun orada sana küskün halde durduğunu da görüyorsun. umudunu kaybettiğinden midir ya da hâlâ aradığın umudu nasıl bulabileceğinden dolayı mıdır ciğerlerine nefesin yerine tütün dumanını çekmen.
çektiğin nefes önemini yitirmeden, ceketini alıp çıktığın evde ne eksik diyerekten çocukluğuna gitmeyi de öğrenmelisin. sen büyüdün, kapandığını zannettiğin yara da seninle birlikte büyüdü. bak artık yara bandıyla da tutuşmuyor.
çek al koynundan yalandan avutmaları. eyvallah benden buraya kadar diyerek al omuzuna ceket diye attığın çocukluğunu. dokun, sev onunla birlikte büyümen gereken şekilde büyü. bırak cam çerçeve dökük kalsın.
çocukluğuna, çocuğun gibi sarıl.