✓
Toprak insan..
Ne İnsanın ..
15 Temmuz 2016 gecesi yaşanan kanlı darbe girişimi karşısında TÜRK milletinin destansı direnişinin yıldönümü mübarek olsun. Bayrağımızı indirtmedik, ezanımızı dindirtmedik elhamdülillah. Ey aziz şehidlerimiz. Muhakkak ki sizler ölmediniz. Sizler, o kocаmаn yüreğinize hepimizi sığdırıp gittiniz. Kâlü belâ’dаn beri veriğimiz misaka sadığız. Elhаmdülillаh Müslümаnız. İslаm için , vаtаn için gerekirse şehid olur da bir zerre kimseye vermeyiz. . Şаnı yüce ALLAH’а аndolsun.!!!
Hayırlı Cumalar...
Seni çok sevdik, yolun açık olsun, efsanemiz, masal kahramanımız, Cüneyt Arkın, nurlar içinde uyu!
İnna lillah ve inna ileyhi raciun
Mekanın Cennet Olsun, Yüce Rab'bim Rahmet Eylesin...
Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.
Âl-i İmrân Sûresi 191. Ayet
Resûlullâh ﷺ buyuruyor ki:
"Allah Teâlâ kıyâmette şu üç kişi ile ne konuşur, ne onları temize çıkarır, ne de yüzlerine bakar. Onlar için şiddetli bir azâb vardır: Zinâ eden ihtiyar, yalancı hükümdar ve kibirli fakir."
Hadis-i Şerif (Müslim, Îmân, 172)
Resûlullâh ﷺ buyuruyor ki:
"Büyük günahlardan sakınıldığı müddetçe; günlük beş vakit namaz, iki Cuma ve iki Ramazân, aralarındaki işlenecek küçük günahlara kefârettir."
Hadis-i Şerif (Müslim, Tahâret, 5)
A'râf Suresi Mekke döneminde inmiştir. 206 âyettir. Sûre, adını 46. ve 48. âyetlerde geçen“el-A’râf ” kelimesinden almıştır. “el-A’râf ”, yüksek yerler, yüksek mevkiler demektir. Sûrede temel konu olarak, ilâhî vahyin doğruluğu ve vahye duyulan ihtiyaç işlenmektedir.
Âyet sayısı itibariyle Mekke’de inen sûrelerin en uzunudur, Kur’an’da da en uzun sûrelerin üçüncüsüdür. Bu sebeple “es-seb‘u’t-tıvâl” (yedi uzun sûre) arasında gösterilir. Ayrıca En‘âm sûresiyle birlikte “iki uzun sûre” diye de anılır (İbn Âşûr, VIII/2, s. 5-6).
Üslûp ve muhteva bakımından bir önceki sûrenin (En‘âm) devamı gibi görünen A‘râf sûresinde de iman meseleleri, bilhassa âhiretle ilgili hususlarla vahyin önemi, ataları körü körüne taklit etmenin yanlışlığı ve zararları, müminlerle inkârcıların âhiretteki durumlarının mukayesesi, Allah’ın mutlak hükümranlığı, rahmetinin genişliği gibi itikadî konular işlenir. Bunun yanında geçmiş peygamberlerin hayatlarından misaller verilerek onların iman uğrundaki mücadeleleri gözler önüne serilir; sırası geldikçe müşrikler uyarılır; müminlere de sabır ve sebat tavsiye edilir.
Nesâî’nin naklettiği bir hadise göre Resûlullah, akşam namazının ilk rek‘atında Fâtiha’dan sonra bu sûrenin bir bölümünü, ikinci rek‘atında da kalan bölümünü okurdu (“İftitâh”, 67).
Ahzâb Sûresi 47. Ayet
Bismillahirrahmanirrahim
وَبَشِّرِ الْمُؤْمِن۪ينَ بِاَنَّ لَهُمْ مِنَ اللّٰهِ فَضْلًا كَب۪يرًا
Mü’minlere kendileri için Allah’tan büyük bir lütuf olduğunu müjdele.
Ahzâb sûresi Medine’de hicrî beşinci yılın sonlarında inmiştir. 73 âyettir. İsmini, 20. âyette geçen اَلأحْزَابُ (ahzâb) kelimesinden alır. “Ahzâb” topluluk, grup, parti, bölük gibi mânalara gelen اَلْحِزْبُ (hizb) kelimesinin çoğuludur. İnsanın her gün okumayı mutat hale getirdiği dua demetine ve Kur’an’da bir cüz’ün dörtte birine de hizb denilir. Bu sûrede “ahzâb” kelimesiyle, müslümanlara karşı savaşmak için birleşen müşrik Arap kabileleri ve onlara katılan diğer düşman güçleri kastedilir. Mushaf tertîbine göre 33, iniş sırasına göre 97. sûredir.
Resûlullah (s.a.s.)’in şahsında tüm mü’minlere Allah’tan korkup kâfirlere ve münafıklara itaat etmeme, Kur’an’a ittibâ ve Allah’a tevekkül gibi temel ahlâkî esaslara yer vererek başlayan sûrede üç mühim tarihî hâdiseden bahsedilir:
› Hicrî 5. yılın Şevvâl ayında vuku bulan Hendek, diğer ismiyle Ahzâb savaşı ve bu vesileyle münafıkların iç dünyalarının ortaya konması, ruh hallerinin tasvir edilmesi.
› Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında yapılan Benî Kurayza gazvesi, bu vesileyle mü’minlere zafer ve ganimetlerin müjdelenmesi.
› Yine Hicrî 5. yılın Zilkâde ayında meydana gelen Peygamberimiz (s.a.s.)’in Hz. Zeynep’le evlenmesi ve bu hâdise esas alınarak evlatlıkla alakalı hükümlerin düzenlenmesi.
Bu hâdiseler Ahzâb sûresinin ne zaman indiği hususunda net bir fikir verdiği gibi, sûrede temas edilen diğer konular da bu üç ana hâdise etrafında döner durur. Hususiyle Resûlullah (s.a.s.)’in müstesnâ şahsiyeti, Allah katındaki değeri, kendisine ve hanımlarına mahsus evlenme, boşanma, örtünme hükümleri; mü’minlerin Efendimiz (s.a.s.) ve hanımlarıyla olan içtimâî münâsebetlerine dâir edep kâideleri beyân edilir. Allah ve Rasûlü’ne karşı saygısız davranan kimselerin hem dünya, hem de âhiretteki fecî sonlarından birer manzara sunularak, mü’minlerin bu hususta daha dikkatli olmaları istenir. Sûre din ve kulluk emânetini taşımanın ehemmiyeti ve zorluğunu dile getirerek nihâyete erer.
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اسْتَع۪ينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلٰوةِۜ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِر۪ينَ
Ey iman edenler!
Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin.
Çünkü Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.
Bakara Suresi 153.Ayet
Hz. Peygamber Efendimiz (SAS.) Cuma günü hakkında şöyle buyurmuştur:
Cuma günü günlerin efendisi ve Allah katında da en mühim olanıdır. O, Kurban ve Ramazan bayramı günlerinden daha mühimdir. Cuma gününde şu meziyetler vardır: Allah (C.C.) , Âdem’i o günde yarattı. Allah(C.C.), Âdem’i yeryüzüne o günde indirdi. O günde öyle bir an vardır ki kul haram bir şey istememek kaydıyla Allah’tan ne isterse mutlaka Allah verecektir. Kıyamet o günde kopacaktır. Yüce makâma erişen melekler, gök, yer, rüzgârlar, dağlar ve deniz cuma günü (heybeti)nden korkarlar.”
HADİS-İ ŞERİF (İbn-i Mace, Ahmed b. Hanbel, Taberani)
Hatırlayın ki Rabbiniz size:
Eğer şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artıracağım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir! diye bildirmişti.
İbrahim Sûresi 7. Ayet
İbrahim Suresi; Mekke döneminde inmiştir. 52 âyettir. İçinde Hz. İbrahim’den ve ailesinden söz edildiği için bu adı almıştır. Sûre de başlıca imanın temel konuları olan Allah’a iman, peygamberlere iman, öldükten sonra dirilme ve hesap ele alınmaktadır.
Sûre Allah’ın varlığı ve birliği, vahiy, peygamberler, öldükten sonra dirilme ve sorgulanma gibi temel inanç konularını ana hatlarıyla içermektedir. Bu çerçevede getirilen deliller, insanların aydınlatılması için indirilmiş olan vahiy, insanları Allah yolundan alıkoyanların kınanması, peygamberlerin görevleri, Hz. Mûsâ’nın peygamberliği ve kıssasından bazı kesitler, peygamberlere karşı olumsuz tavır takınanların başlarına gelen sıkıntılar, Allah’a güvenme ve itaat etmenin önemi, âhiret halleri, inkârcıların dünyadaki amellerinin değeri, âhirette şeytanın suçlulara karşı tavrı, orada müminlere verilen mükâfat, inkârcılara verilen ceza, Hz. İbrâhim’in duası, son olarak Kur’an’ın insanlığa gönderilmiş bir mesaj oluşu gibi konulara da temas edilmiştir.
“İman edenler Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.”
Nisa Suresi 76.Ayet
O halde dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona büyük bir mükâfat vereceğiz.”
Nisa Suresi 74.Ayet
“Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı zerre haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir.”
Enfal Suresi 60.Ayet
“Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak vaat etmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O halde yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır.”
Tevbe Suresi 111.Ayet
"Bismillahirrahmanirrahim": "Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla" anlamına gelmektedir.
Euzü Besmele ise yani "Euzübillahimineşşeytanirracim": "Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınırım" anlamına gelmektedir.
Kul herhangi bir davranışta bulunurken, önemli bir işe teşebbüs ederken önce eûzü çekerek muhtemel olumsuz etkileri defetmekte sonra da besmeleyi okuyarak “kendinin tek başına yeterli olmadığını, başarı ve gücün ancak Allah’tan gelebileceğini, Allah’ın yeryüzünde halife kıldığı bir varlık olarak O’nun mülkünde, O’nun adına tasarrufta bulunduğunu, asıl mâlik ve hâkim olan Allah’ın koyduğu sınırları aşarsa emanete hıyanet etmiş olacağını...” peşinen kabul etmekte ve bundan güç almaktadır.
Minhâ halaknâkum ve fîhâ nuîdukum ve minhâ nuhricukum târeten uhrâ.
Taha Suresi Mekke döneminde inmiştir ve 135 âyettir.
Sûre, adını birinci âyette yer alan harflerden almıştır.
Sûrede, Allah’ın peygamberler aracılığıyla insanlara gösterdiği doğru yolun temel gerçeklerine işaret edilmekte, Hz.Peygamber teselli edilerek peygamberlik görevini mutlaka en güzel şekilde başaracağı müjdelenip kendisine karşı çıkanların uğrayacağı sonuçlar izah edilmektedir.
Mushaftaki sıralamada yirminci, iniş sırasına göre kırk beşinci sûredir. Meryem sûresinden sonra, Vâkıa sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 130 ve 131. âyetlerin Medine’de nâzil olduğuna dair bir rivayet de vardır.Hz. Ömer’in İslâmiyet’i kabul edişiyle ilgili meşhur rivayette Ömer’in, kız kardeşi ve eniştesinin evine baskın yaptığında işittiği ve çok etkilendiği âyetlerin Tâhâ sûresinin âyetleri olduğu ve bu olayın peygamberliğin beşinci yılında cereyan ettiği dikkate alınarak, genellikle Mekke döneminin ortalarına doğru indiği kabul edilir.
Kaynaklarda nüzûlü için belirli bir sebepten söz edilmez. Geldiği dönemin şartları ve sûrenin içeriği, Hz. Peygamber’e ve müminlere teselli verip onların moralini yükseltmeyi amaçladığını göstermektedir.
Hz. Peygamber’in mâneviyatını yükselten ve Allah’ın kudretine dikkat çeken ifadelerle başlanmış, ardından Hz. Mûsâ’nın Firavun’la mücadelesine, Cenâb-ı Hakk’ın İsrâiloğulları’na lutfettiği nimetlere ve onların hatalı tutumlarına geniş bir biçimde yer verilmiştir. Daha sonra Hz. Âdem’in yaratılışına, şeytanın onu ve eşini kandırıp cennetten çıkmalarına sebep oluşuna değinilmiş, inkârcıların karşılaşacakları âkıbet hatırlatılmış ve ebedî mutluluğun Allah’a saygıda kusur etmekten sakınanların olacağı belirtilmiştir.
Hz. Peygamber’den rivayet edilen bir hadiste anlatıldığına göre, Tâhâ ve Yâsîn sûrelerini işiten melekler şöyle demişlerdir: Bunların kendilerine gönderileceği ümmete ne mutlu, bunları taşıyan gönüllere ne mutlu, bunları okuyan dillere ne mutlu!” (Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 20).
Birçok sûrede olduğu gibi âyetlerinin kısa ve sonlarının secili olması sûrenin okunuşuna apayrı bir mûsiki katmaktadır.
"Ateşin karşısında durdurulup da,
"Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve mü'minlerden olsak" dedikleri vakit (hallerini) bir görsen!"
En'am Suresi 27. Ayet
Sabret; Senin sabrın ancak Allah'ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.
Nahl Suresi 127. Ayet
“Herhangi biriniz; "Rabbime kaç defa dua ettim de duamı kabul buyurmadı" diyerek acele etmediği müddetçe duası kabul edilir.”
Hadis-i Şerif (Buhârî, Deavât, 22; Müslim, Zikir, 90, 91. Ayrıca bkz. Ebû Dâvûd, Vitir, 23; Tirmizî, Deavât, 12; İbn-i Mâce, Dua, 7)
Sen beklenmeye değersin.
Yoksa bende biliyorum gelmeyeceğini..
demiş şair.. Hayırlı akşamlar arkadaşlar..
Neyse işte..
Güzel günlerdi, tekrarı olmaz !
"Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallahü vallâhü ekber demek, benim için, üzerine güneş doğan her şeyden daha kıymetlidir.” HADİS-İ ŞERİF (Müslim, Zikir 32) (Hadis)
Medine döneminde inmiştir. 24 âyettir. Sûre, adını ikinci ayette geçen “elHaşr” kelimesinden almıştır. Haşr, toplamak demektir. Sûrede başlıca,Medine’de yaşamakta olan ve Hz.Peygamberle yaptıkları antlaşmaya ihanet ederek İslâm toplumunu ortadan kaldırmak üzere Mekkeli müşriklerle ittifak yapan Nadîroğulları’nın Medine’den topluca sürülmesi hadisesi ile Yahudilerle antlaşma yapan münafıklar konu edilmektedir.
Özellikle sûrenin ilk âyeti ile son üç âyetinde, bütün varlıkların Allah’ı eksikliklerden tenzih ettiği, O’nun birliği, yüceliği, ilminin sınırsızlığı, rahmet ve şefkatinin enginliği, irade ve gücünün mutlaklığı, eşsiz yaratıcı olduğu belirtilerek kalplere tevhid inancının, Allah sevgisi ve saygısının yerleştirilmesi hedeflenmektedir. 2-10. âyetlerde antlaşmalarını bozan bir yahudi kabilesinin başına gelen sürgün felâketi örnek gösterilip bundan ibret alınması istenmekte ve müslümanlara toplum olarak elde edilen imkânların paylaştırılması konusunda yol gösterilip ideal mümin tipiyle ilgili tasvirler yapılmaktadır. 11-17. âyetlerde müslüman göründükleri halde ahitlerini bozan Ehl-i kitap’la gizli ilişkiler kurarak türlü entrikalar çeviren münafıkların ve yandaşlarının bazı zaaflarına değinilerek müslümanlar hem bu tür davranışlardan sakındırılmakta hem de kendilerine moral verilmektedir. Müteakip âyetlerde her insanın yapması gereken nefis muhasebesinin ve ebedî hayat için hazırlıklı olunmasının önemine ve sonuçlarına dikkat çekilmekte; Kur’an’a muhatap olmanın ne büyük şeref olduğunu ama aynı zamanda ne büyük sorumluluk getirdiğini hatırlatan bir örnek verilmektedir (İngiliz şarkiyatçısı Richard Bell’in Haşr sûresiyle ilgili bir makalesinde sûredeki âyetlerin tertibiyle ilgili olarak ileri sürdüğü görüşün eleştirisi için bk. Emin Işık, “Haşr Sûresi”, DİA, XVI, 426).
Bismillâhirrahmânirrahîm
And olsun ki, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.
Ahzâb Sûresi 21. Ayet