Gel zaman git zaman bir diyar varmış. Bu diyar, kocaman bir tepenin üstündeymiş. Orada çocuklar neşeyle oynar, aileler birbirini hep desteklermiş.
Bir gün bu diyarda bir fırtına kopmuş ve herkes bir yere dağılmış. Kimse kimseyi göremez olmuş. Herkes, sadece bu fırtınanın içinde kendini görür hale gelmiş. Sonra fırtına bitmiş. Ama herkes çok sinirli bir ruh hâline bürünmüş, birbirlerini hor görmeye başlamışlar. Herkes, sadece kendisinin her şeyde en güzeli, en çok isteneni olmasını ister olmuş.
Ama bizim uykucu oğlan o gün okula gitmemiş, evinde uyuya kalmış. O hâlâ aynıymış. Herkesle iyi geçinen bir çocukmuş. Ama etrafında bir şeylerin ters gittiğinin farkına varması zor olmamış. Hocasından geç kaldığı için azar işitmiş ve bütün arkadaşları ona gülmüş. Uykucu oğlan da bundan bir şeylerin değiştiğini anlamış ama neden böyle olduklarını bir türlü çözememiş.
Ardından eve gittiğinde annesiyle babasının ilk kez kavga ettiğini görmüş. Buna da anlam veremeden, yüreği burkularak odasına gitmiş ve ağlamaya başlamış. Neler olduğuna anlam veremediği için ağlıyormuş. İçinden, "Yarın olan biteni anlayıp insanlara yardım edeceğim," diye geçirmiş.
Uykucu oğlan ertesi gün evdekilere, bakkala, manava, okulda herkese bakmış ve onlardaki değişikliği görmüş. Gözleri artık sadece kendi varlıklarını görür olmuş. Diğerlerinin farkında olsalar da onları göremedikleri için duygularını önemsemez hâle gelmişler.
Uykucu oğlan bir oraya bir buraya gidip düşünmüş durmuş. En sonunda aklına bir fikir gelmiş. İçinden, "Bir insanın gözleri başkasını görmese de yüreği böyle olamaz. İnsanın yüreğindeki iyiliği gözleri ondan alamaz," diye geçirmiş.
Bunun üzerine eline bir ayna alarak kavga eden anne ve babasının yüreğine bu aynayı tutmuş. Anne ve babası bir anda ne yaptıklarına anlam veremez şekilde birbirlerinden özür dilemeye başlamışlar. Uykucu oğlan olup biteni onlara bir bir anlatmış ve anne ile baba da oğullarına yardım etmişler.
Her yüreğiyle görmeye tekrar başlayan herkes, eline aynayı alıp birbirlerinin gözlerini açmaya başlamış. En sonunda herkesin gözü açılmış. Uykucu oğlan, ailesi ve diyar yine eski mutlu ve huzurlu günlerine dönüp mutlu bir şekilde yaşamaya devam etmişler.
"Mutluluk eve geldiğinde aldığın yemek kokusunda saklıymış meğer."
"Bir varmış bir yokmuş" diye başlamış masalı küçük kızın. Masalı başlarken bile hüzünlüymüş küçük kızın. Doğumunda annesini kaybetmiş. Babası ile baş başa kalmışlar. Küçük kızın babası onu o kadar ama o kadar çok severmiş ki onun canı yansa onun canının acısını kendine alırmış. Küçük kız babasını böyle görünce çok üzülürmüş. Babasına bir gün sormuş " Neden benim acımı alıyorsun benden?" Babası demiş ki " Sen canının yanmasını ister misin? "Küçük kız da " İstemiyorum ama senin de canının yanmasını istemiyorum" demiş. Babası gülümseyerek "Bende canım yansın istemiyorum o yüzden senin acılarını alıyorum." demiş elini kalbinin üstüne koyarak " Çünkü senin canın yandığında benim yüreğim parçalanıyor." Küçük kız koşarak babasına sarılır. "Sende benim canımsın!" diye neşeyle bağırır. Ancak küçük kızın bilmediği babasının onun acılarını aldığında ömründen eksildiğidir.
Gel zaman git zaman küçük kız artık büyümüş ve babası ile ormanda sebze-meyve yetiştirmeye başlamışlar. Küçük kız büyüdükçe babasına bakıp onun daha hızlı yaşlandığını fark etmeye başlıamış ve bunu babasına sormaya karar vermiş ancak babası bu konu hakkında onu geçiştirmiş.
Bir gün küçük kız hayvanlarına bakarken köpeğinin kaçtığını görür ve çok üzülür çünkü bu köpek ona babasının hediyesidir. Bunu babasına söylediğinde babası yine kızının acısını alır. Küçük kız bunun için babasına kaç kere kızsada babası yine onu dinlememiştir. Küçük kız tam babasına bunu yapmamasını tekrar söylerken babası oradıkça bayılır. Küçük kız çok endişelenir ve onu hemen odasına götürüp yatırır. Babasının başında onun uyanmasını beklerken sabah olur ve küçük kız babasına baktığında bir günde oldukça yaşlandığını fark eder, o an babasının onun her acısını aldığında yaşlandığını fark eder. Hıçkırarak ağlamaya başlar. Küçük kızın hıçkırarak ağladığına gören baba onun acısını yine almak için ona sarılmaya çalışır ancak küçük kız bir adım geriye atar. Sonra o babasına sarılır ve onun bütün acısını alır. Küçük kızın babası acılarının hepsinin geçtiğini ve olması gereken yaşında gözüktüğünü fark ettiğinde korkarak kızına bakar ve kızın ne yaşlandığını ne hastalandığını fark eder. Küçük kıza hiçbir şey olmamıştır çünkü onun her daim onu her koşulda seven ve onu destekleyen bir babası vardır. Bu kadar güzel sevilen bütün çocuklar gelecekte çok güçlü ve sevgi dolu yetişkinler olacaktır. Küçük kız ve babası ormanın derinliklerinde sonsuza kadar mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürmeye devam ederler.
Geri geri gidiyor zaman.
Neredeyim göremiyorum tam.
Bir bakmışım annem ile salıncakta,
Bir bakmışım babam ile ders başında,
Ancak bakmak ile kalıyorum.
Düşünüyorum sonra ,
Zaman ilerledi büyüdüm.
Mutlu muyum?
Ne kadar düşünsemde şimdiye kadar
Bu soru yanıtsız kaldı hep
Çok kayıplar yaşadım.
Hayatımdan, ruhumdan eksildi.
Düşündüm durdum hep.
Şu an yaptığım gibi,
Nerde yaşıyorum ben.
Geçmiş, gelecek, şimdi?
Bu mesele muğallak benim için.
Kalbim sıkışıyor bir anda .
Bende kendime geçmişten,
Bir pencere açıyorum.
Nefes aldığımı hissediyorum.
Geleceği düşünüyorum sonra tekrar,
Yine şimdiyi kaybediyorum.
Elimde yine bir şeyi tutamıyorum.
Zaman akıp geçiyor...
Hayat gerçekten çok garip bir yer. İnsanlar hayatının sonu olmayacak gibi birbirini kırmaya devam ediyor. Hayat bana bunun için çok kısa ve sürpriz dolu bir yer olarak geliyor. O yüzden bu kısa ve kaos olan hayatın farkına varıp sevdiklerimizle güzel anılar biriktirip yaşıyalım.
Beni tanımayan insanlara kendimi ifade edebiliyorum, hatta bir şeyler söyleyebiliyorum. Beni "tanıyanlara" mükemmel görünsem de.
Kendime bir söz verdim. Her şeye direndim ve bir şekilde hayatta kaldım. Hala nefes alıyorum. Yaşadığım hiçbir şeyi unutmak istemiyorum, unutmayacağım da. Ama 9 yaşımdan beri beni intihar girişimlerine maruz bırakan herkesi sileceğim. Ve bu yolculukta sadece kendimi düşüneceğim, başka kimseyi düşünmeyeceğim. Kimsenin ne hissettiğini veya hangi durumda olduğunu umursamıyorum. Belki de bu beni yetiştiren aileme karşı saygısızlıktır. O zaman ben şerefsizim. Ama bazıları bana 17 yıl borçlu. Gerekirse yoluma çıkan herkesi yok ederim, üç kişi hariç. Kendime bir söz verdim. Mutlu olacağım! Ne olursa olsun ben varım!
Mutlu olacağım.
İster biriyle, ister yalnız...
Benden alınanı kendime geri vereceğim.
Ah, Tanrım, bu kadarcık mutluluk bütün bir ömür için çok az değil mi ?
Asla Geçmişim İçin__________pişman
Olmadım
Tek Pişmanlığım _________yanlış İnsanlara Verdiğim _______Değer.....!
Vee Onlara Harcadığım _______Boşa Giden Zamanım...
Kimse Görüldüğü ______Gibi Değildir
Filimin En Güzel _____Bölümü
Fragmanında _____Gösterilir
İnsanları ____Tanımak İçin
Son Sahneyi _____İzle
YOLUNUZ HEP GÜZEL İNSANLARA
ÇIKMASI DİLEĞİMLE ....
Mutluluk beklenmedik anda gelir...
TWINKLING WATERMELON 반짝이는 워터멜론 (2023) — For me, seeing her smile once… is harder than winning the lottery…
Burası lanetli, aşk bu kenti pis ediyor, Bir seli yok ama, hala yağmur çiseliyor, Nasıl haketmeyen insanlar her zaman mutluyken, Kalbim yazıp yazıp hala yalnızlığa sesleniyor...♠️♠️♠️
Seni de böyle yalnız bir günde sevmiştim, Kuruyan sevgine ne sular serpmiştim Büyüdün, büyüdükçe dikenlendi dalların, Oysa ne bahçeler ekmiştim...♠️♠️♠️
Burası lanetli, aşk bu kenti pis ediyor, Bir seli yok ama, hala yağmur çiseliyor, Nasıl haketmeyen insanlar her zaman mutluyken, Kalbim yazıp yazıp hala yalnızlığa sesleniyor...♠️♠️♠️
Seni de böyle yalnız bir günde sevmiştim, Kuruyan sevgine ne sular serpmiştim Büyüdün, büyüdükçe dikenlendi dalların, Oysa ne bahçeler ekmiştim...♠️♠️♠️
Gamzelerin koğuş, içinde ben hapisim, Umut, ancak bir delinin terapisi, Kanımda gezerken aşk artıyor, anemisi.. Ben artık yoruldum, biraz sen ara bizi..♠️♠️♠️
Ben hâlâ siyahım, dermanı yok rengimin, En gözde parçasısın sergimin, Acısı gözlerine siniyorsa sevgimin, Hatırası kalır bir ıslak mendilin...♠️♠️♠️
Ama sen karanlığı yere tükürebilirsin, Sevdiğini bağır, kükre bilinsin..!! Çekilmez inan, bu koca külfet ilimsiz, Ağzından bir dua çıksın, bağrına bin insin..♠️♠️♠️
Ezanlar, gökleri saracak, Hesap yap, çarşıya uyacak, Kes at lan, yeri dolmuyor gidenin, Yasaklar, bizi sisteme sokacak...♠️♠️♠️
Güzeldin herşeyinle, yenmezdin tadından, Yüzüne şiir yazılacak binlerce kadın var. Ardından, tek bir söz etmedim adından, Biriydin benim için, o binlerce kadından...♠️♠️♠️
Yazmak değil yaşamak için muhakkaktır bilgi, En zor yamaçlardan al bu kucaklarca bitki, Ölümün kucagındayken neyi degiştirebilirsin ki? Nasılsa tüm mutluluklar kucaklarda bitti...♠️♠️♠️
Dedim ya benim gönlüm hep bir ömür sevmekten yana.
İnsanlarsa daima gömdü sevdayı yaza.
Yazlar bitti...
Demsiz aşklar kaldı geriye.
Peki şimdi söylesin bana biri,
Bütün ömrü toplasan,
Yazlar ömrün kaçta biri...♠️♠️♠️
1929 buhranı bile geç gelmemiş miydi,
Eksikliğe mi alışmışız, mutsuzluğa mı yoksa...♠️♠️♠️
Çocukla çocuk olmamış gibi KÖTÜSÜNÜZ ..!!!♠️